AFORİZMALARIM


UYARI: Bu bölümdeki bütün sözler Yasemin Zeybek DAVARCI' ya aittir. Benzerlerini her yerde bulmanız mümkündür. Her türlü güzel paylaşımda kullanmak, üzerinde düşünmek, beğenmek, beğenmemek, eleştirmek serbesttir:) Kullanırken sonuna Y.Z.D. eklemeniz rica olunur...


Hayat Felsefem: Bir kişiye kırk kelime öğreteceğime, kırk kişiye bir kelime öğretirim daha iyi. O bir kelimeyi de layıkıyla öğretebilirsem ne mutlu bana...







Alim kendi kendine yetmeyi bilir, cahil için tasmasını çekecek biri gerekir...








Bilim bana her şeyden kuşku duymayı öğretti, böylece ben başka şeylerden kuşku duyarken kendinden kuşku duymayacaktım... Yemezler! Artık büyüdüm ve senin gibi kuşkularla dolu bir şeye kuşkusuz bakmıyorum. Şu vakitten sonra bilimden kuşku duyduğum kuşkusuz...



Sen düşünürken başkaları çoktan eyleme geçmişse yavaşsın demektir...








Haksızlığa tepki vermeyen; ''haksızlığa tepkiye'' anında tepki veren bir milletiz. Fizikte -Etkiye tepki yasası geçerlidir, bizde ise "tepkiye tepki" bu da dengesizliktir...


Eğer hep başkalarını taklit ederek yaşarsan; aynaya baktığında, ya da dönüp arkana baktığında bir yığın yabancı görürsün...









Bizim değer verdiklerimiz, sadece bizim onlara değer verdiğimiz kadar bize değer verseydi, sanırım hayatımız daha anlamlı hale gelirdi...




Ya sadece kalbinin dediğini yapacaksın, ya da sadece aklının dediğini... ikisinin arasında kalırsan ilerleyemiyorsun...






Sizin kazandığınız şeyi birileri kaybeder, sizin kaybettiğiniz şeyi de birileri kazanır. dünya kazananlar ve kaybedenler arasında dönüp durur...









Aramaktan vaz geçtiğin anda başarısızsın, dün ve bugün bulamadığını yarın bulamayacağın ne malum?




İnsan bilmediğinden korkar, bilmediğinden kaçar, bilmediğini sevmez, bilmediğini inkar eder, bilmediğinin düşmanıdır… 




Saygı, sevgi kadar değerlidir fakat sevgiden daha gereklidir dünyanın daha yaşanılası bir yer olması için...





Yıllarca bizi taraf olmaya zorladılar, taraf olmayınca dayak yedik, hep bir taraftan bakmak zorunda bırakıldık. Ben diyorum ki biraz da tarafsız bakalım, tarafsızca değerlendirelim her şeyi görelim ne olacak...





Bencile dünyayı versen  zaten o  benimdi der...






Hata toleransınız düşükse, anlamayana tahammülünüz yoksa, sabırsızsanız, içinizde sevgi taşımıyorsanız, kompleksli ve sabit fikirliyseniz sakın öğretmen olmayın...Yalnızca öğretmenlik değil, toplum için hiç bir şey yapmaya kalkmayın. Böylece minik beyinler ve yürekler sizin yüzünüzden incinmemiş olur...




Nasıl anlattığın ne anlattığının önüne geçer bazen, anlatış biçimin mesajın hiç iletilememesine neden olabilir…















İnsan Sese hasret sessizliklerin ortasında kalır bazen...










Boş konuşma, boş oturma, boş düşünme, boş bakma... baş yakma!













Öleceğim günü düşündükçe üzülüyorum, kendim için değil; geride bıraktıklarım için. Bensiz ne yapacaklar diye; çünkü ben bir anneyim... Anneler ölürken bile evlatlarına ağlarlar...




Meydan oku tüm dünyaya, öylesine inan ki görsünler yüreğindeki ateşi yaklaşamasınlar yanına, buna cesaret edenler de yansın ateşinde kül olsun seni döndüremesinler inandığından...




On tane temizleyene bir tane kirleten yeter, önemli olan temizlemek değil temiz tutabilmektir...






(BAZI)Kadınlar alış-verişi, dedikoduyu, süslenmeyi ve gereksiz işleri pek severler...



Teoride kadın ve erkek eşittir, pratikte erkek biraz daha eşittir…









Dünyanın başlangıcı varsa, sonu da var... Dünyanın sonu geldiğinde hemen hemen her şey açıklığa kavuşmuş olacak fakat hiç kimse bunun farkında olmayacak. Ne kadar ilerlesek gelişsek de bir o kadar geriliyor ve tembelleşiyoruz. Uyuyor, uyuşuyor ve farkındalıktan uzaklaşıyoruz…


Gerçek aşkı bulana kadar, yaşadıklarının zaman kaybı olduğunu ve senden neler götürdüğünü fark etmezsin...





Anne babamı seçebilir miyim? Kardeşlerimi? Erkek ya da kadın olmayı seçebilir miyim? Ne kadar yaşayacağımı seçebilir miyim?  Hani hayat benim seçimlerimden ibaretti?  
Benim seçemediklerimi seçen biri olmalı:)



Görmeyenden değil görmezden gelenden kork, duymayandan değil duymazdan gelenden kork, bilmeyenden değil bilmezden gelenden kork, kendi gibi davranandan değil başkası gibi davranandan kork...





Hayatını yaşa, hayatın kıymetini bil, hayat kurtar, hayat ver, hayata geçir; ama asla hayatını boş yere harcama...









Dün birdin, bu gün ikisin, yarın üç olacaksın; belki de hiç olmayacaksın...





Dünyayı gez, dünya kadar oku, dünyayı karartma dünyaları verseler uğruna…




Sevdiğini düşünerek, sevdiğini belli edemezsin; bunun için yanına gidip seni seviyorum demen lazım. Mesaj çeksen de olur:)








Sürekli yalan söylemeye alışmış insanlar, gün gelir kime ne yalanı söylediklerini unuturlar, durumu kurtarmaya çalışayım derken yeni yalanlar üretmek zorunda kalırlar. İnsan beyni bu süreçte çok yorulur, yıpranır. Bu durumda en pratik yol doğruyu söylemektir... 






ZEKA+İNANÇ+EMEK=AKIL
Ne düşünüyorum biliyor musun?Zeka ve aklın birbirinden farklı olduğunu... ZEKİ insanın çok; ama AKILLI insanın az olduğunu... Aklı oluşturan şeyleri düşünüyorum...Zeki olmak akıllı olmayı gerektirmez. Akıllı olmak zeki olmayı gerektirir.İnsanın aklının sınırlı olduğunu ya da en azından benimkinin:))))
Zekana inanırsan, emek harcayarak AKILLI olursun...



Einstein hocamız kusura bakmasın kendisine saygım sonsuz ama her şey görecelidir derken bir şeyi atlamış olabilir mi? bütün gözlemcilerin nerden, nasıl ne zaman bakarsa baksın aynı gördüğü bir nokta, acabası belkisi olmayan kesinlikle ifade edilebilecek bir nokta olmalı. Bütün doğruların(paralel doğruların bile:) kesiştiği tek bir nokta KOCA EVRENDE TÜM GÖZLEMCİLERİN AYNI ALGILADIĞI BİR NOKTA OLMALI:)






Eleştirmensen objektif olacaksın, olaylara tarafsız bakacaksın, şuncu buncu olmayacaksın, kafan basacak zeki olacaksın, eleştirdiğin konuda uzman olacaksın (konuyu derinlemesine layıkıyla bileceksin). bu nitelikler sende yoksa sen eleştirmen olamazsın ancak bir tarafın sözcüsü olursun... Şuncu buncu damgasından kurtulamazsın...


GÜNÜMÜZDE
-Uzakları yaklaştıran, yakınların arasını uzatan aletlerle doldurduk evlerimizi 
-Saygı bekleyen ama saygı göstermeyen kişiler  olduk
-Maddiyata yakın, maneviyattan uzağız
-Etrafımız çok konuşan ama az dinleyen insanlarla  doldu
-Çok somurtan az gülen insanlarla kuşatıldık
-Bilgimiz arttı, görgümüz azaldı
-Şüpheler arttı, sadakat azaldı 
-Sahte arkadaşlıklar arttı, gerçek dostluklar azaldı
-Yasak aşklar arttı, evlilikler azaldı
-Nankörlük arttı vefa azaldı
-Artan hırslarımız kanaatlerimizi azalttı
-Artan yalanlar, doğruları azalttı
-Övgülerimiz azaldı, sövgülerimiz arttı
-Samimiyet azaldı, riya arttı
-İki yüzlüden çok multi yüzlü var
-İmrenmeden çok kıskançlık var
-Alçakgönüllülükten çok, kibir var
-Sevgiden çok nefret var
-Evlerimiz: hiç kapanmayan televizyonlar ve kapağı açılmayan kitaplarla doldu


Kıt akıllıya eksiğini yüzüne vurmayı bırakın, ima bile etseniz sert ve kaba bir tepkiyle karşılaşırsınız. Bunu kendine yediremez; böyle tipler alıngan olduğu kadar saldırgandır da, Çoğunlukla kendilerini dev aynasında görürler...






Sınavdan önce inek olmazsan, sınavda öküz olursun, sorulara trene bakar gibi bakarsın...







Ölüm meleği geldiğinde mazeret kabul etmez, zengin fakir, yaşlı genç ayırt etmez. O yüzden yolculuk için bavullarımız hep hazır olmalı...






Mutlu olmak istiyorsan seni seveni seveceksin sevmeyeni hayatından defedeceksin...






Çektiğin acılar sana, ileride huzur, mutluluk, metanet, başarı... en kötü ihtimalle deneyim olarak geri dönecektir... 









Her yüzüne güleni dostun sanma, her acı söyleyeni de düşman görme... 






Sevgiyle nefret yan yanadır; ama asla eşit değildir, illaki biri diğerine baskındır. Hayatımıza baskın taraf egemen olur...












Yediğin yemekleri unutabilirsin ama yediğin dayakları asla unutmazsın…




Yönetenlerin yaptıkları hataların acısını, yönetilenler çeker. Acı çekmek istemiyorsak, kimi yönetici yaptığımıza dikkat etmemiz lazım...




Cahil nefretini kusarak belli eder, alim susarak…






Şu an bebeğin için neler yapıyorsan, bir zamanlar aynılarını birileri senin için yapıyordu... Hala diyebiliyor musun, Benim için ne yaptın?





Bebeğini kollarına aldığında bunun hayattaki en güzel duygu olduğunu düşünecek ve zamanında birilerinin de seni bu denli sevdiğini hatırlayacaksın. Sonra bir pişmanlık kaplayacak içini seni bu kadar karşılıksız sevenlere yaptığın haksızlıklar, nankörlükler gelecek aklına. Ama üzülme o kucağındaki de aynılarını hatta daha beterlerini yapacak sana, boşuna dememişler etme bulma dünyası diye…


Hayatta en büyük acıları, bize en büyük mutlulukları verenlere çektiririz, nedendir bilinmez...








Özgürlüğün kölesi olanları düşünüyorum... Bir şeyi adam gibi kullanmazsan gün gelir onun kölesi olursun...






Sürü psikolojisi... Nereye kadar? Yolculuk Nereye? Amaç? Sonuç? Zarar, ziyan, karanlık, uçurum...







Kadınlar o kadar akıllıdır ki doğa kanunlarını bile tersine çevirmişlerdir. Doğada bütün hayvanların erkeği güzeldir ve dişiler seçim yapar. Kadın süslenerek aradaki farkı kapatmış güzelliği yakalamış hatta seçen değil seçilen olmayı başarmıştır...



Modernim diyorsun yenilikler senin tarafından gelmiyorsa kabul etmiyorsun. Özgür düşünceyi savunuyorum diyorsun karşıt fikirleri dinlemiyorsun, kendi fikirlerinin üstünden asırlar geçmesine rağmen sorgulamıyorsun, bunu yaparken de için gayet rahat. Bu nasıl bir çağdaşlık? Kusura bakma arkadaşım; ama sen de modern ve özgür olan tek şey kıyafetin...




Eğer evren biri tarafından tasarlanmışsa, bu kadar mükemmel iş çıkaran bir tasarımcı neden sadece dünya ile yetinsin ki, ya da dünyanın bulunduğu evrenle? Bizim bulunduğumuz evrenin de ötesinde bir evren hatta evrenler neden olmasın?





X sizi gideceğiniz yere ulaştıracak bir yol ise o sizin seçiminizdir. X manzaralı, dolambaçlı, kestirme, popüler, tenha, kalabalık... olabilir... Onu seçmek sizin elinizdedir. Benim tavsiyem: Yolda çukurlar olabilir bunlara dikkat etmek lazım, bu çukurlar kaza yapıp yaralanmanıza hatta gideceğiniz yere hiç ulaşamamanıza neden olabilir...








Az konuş, az gör, az duy; ama çok bil...









Dünyayı yöneten insan! Aya çıkan insan! Uzayda yolculuk yapan insan... Ne kadar gelişirsen geliş, soğukta ısınmaya çalıştığın, acıkınca yemek aradığın, uyumadan duramadığın, korkundan duvarlar ördüğün kendini hapsettiğin sürece ACİZSİN. Ey insan! Biliyor musun sen, dünya durdukça ACİZ kalacaksın...


Hayat yalnız gidilecek bir yol değil, yol arkadaşı lazım her ihtimale karşı...






Çamur (insan) sıçramak için fırsat bekler yanından geçerken temkinli olmak lazım...






İnsanların hepsi birbirine benzer; ama aslında hiç biri bir diğerine benzemez...





Avucunu kapalı tutarsan belki elindekini kaybetmezsin; fakat gelecek olanı da alamazsın, elindekini artırmak istiyorsan avucunu açman gerekir...






Düşünceli gibi görünmeye çalışan düşüncesizler sizi iyi hissettirmek için değil, kendilerini tatmin etmek için böyle davranırlar...








Bildiğini saklayandan, bilmediğini kabul etmeyenden, bildiğini zannedenden, bildiğini okuyandan uzak dur hepsi de tehlikelidir...









Senin değerin düşündüklerin ve düşündüklerini gerçekleştirebildiklerinle doğru orantılıdır... Bu durumda %100 değerliyim diyebilen var mı?





Başarı için emeğe karşı şans faktörünün etkisini artırmaya çalışanlar olsa da, hala azimle emek harcayanlar da var; gerçek ilerleme başarıyı şanstan uzaklaştıranlar sayesinde olacaktır...









Altın çalan hırsız da düşünce çalan masum mu? Bence düşünceler altından daha değerlidir, onları çalanlar ve bunlar üzerinden prim yapanlar hırsızdan daha suçludur...






Bir kimse daima haklı olduğunu düşünüyorsa, büyük yanılgı içerisindedir. Sorun haksız olduğu tarafları görememesidir. Görebilmek ise bir beceridir. Hepimizin bu beceriyi kazanması dileğiyle:)





İnsanların yüzlerine baktığımda yüreklerini görüyorum, samimiyeti de anlıyorum riyayı da...






Kimi arar bulamaz, kimi bulur beğenmez, kimi de ne arar, ne bulur, ne beğenir ne de beğenmez; öylesine nefes tüketir... 






SONSUZLUĞUN yanında bir yılın, bir ayın, bir haftanın, bir saniyenin değeri nedir?





Dünya değişir, insanlar değişir, duygular değişir, düşünceler değişir, zaman değişir; ama yaşanmışlıklar asla değişmez, değiştirilemez. Geriye pişman olacağımız yaşanmışlıklar bırakmamak için bugünü iyi, güzel, doğru yaşamak lazım...




Hatalar üzülmek için değil, ders almak için vardır...










Sizler insanları kandırdığınızı düşünerek; ancak kendinizi kandırırsınız. İnsanlar kandırıldıklarını er ya da geç anlarlar, işte o zaman kandırdıklarınızın yüzüne nasıl bakacaksınız? 


Suya girmeden yüzme öğrenemezsin… İstediğin kadar yüzme hakkında kitap oku, internetten araştırma yap, dünyanın bütün kütüphanelerini dolaş, en iyi yüzücülerden ders al… Ne kadar hevesli olursan ol, yetenek abidesi ol, öğretmenin ne kadar iyi olursa olsun… Sana en iyi stilleri göstersinler, yüzen adam resimlerine bak, yüzme videoları izle, mümkün değil öğrenemezsin. Bu konuda her şeyi bilirsin fakat yüzmeyi beceremezsin. Yüzmek istiyorsan su yutmaktan, ıslanmaktan korkmayacaksın; boğulma riskini göze alacaksın...


Günümüzde insanlık kalıp yargıları yıkmaya çalışan, kalıpların esiri olan bireylerden oluşmaktadır. Amaç kalıpları yıkmaksa kalıptan bağımsız düşünmek gerekir…




İnsan midesi kadar, ruhunu, aklını ve kalbini de beslemelidir... Okumak, araştırmak, düşünmek, sorgulamak, inanmak, bilgi, sevgi, aşk, sanat... başlıca besin kaynaklarımız olmalı…




Değil mi ya!!! Cahilden saygı bekleyerek kendini üzmeyeceksin. O kendini de bilmez seni de bilmez. Haddini de bilmez. Cahilin doğruları değiştirilemez, hele bir de azıcık okumuşluğu varsa, yaklaşmayın yanına. Cahil ne diline sahip çıkar, ne yaptıklarına. Kalp kırmaktan, nefretini kusmaktan, haddi aşmaktan çekinmez. Sahip çıktığı tek şey inadıdır (dev aynasında gördüğü esiri olduğu nefsidir). Söylediklerin ve söyleyeceklerin umrunda değildir. Onun bildiği her şey doğrudur... Cahille uğraşmak zaman kaybı, boşuna oksijen israfıdır...


Ben anayı babayı çocuğundan tanırım. çocuğu giydirip süslemeyle ana baba olunmaz. Çocuğun dışı kadar içini de doldurmak, süslemek lazım...






Hayata farklı pencerelerden bakabilmeyi öğrenmek lazım, en azından bunu denemek lazım, yoksa hayatınız tek pencereden gördüğünüzden ibaret olur:( diğer güzellikleri görmeden yaşamadan tatmadan ölmeyin derim:)
Bu insanların birbirlerini anlayabilmesi için de gerekli... arkadaşının penceresinden bakabilmeli insan...

Şu kadın ne kadar çıplak giyinmiş diyen çocuğa kızma çocuğu düzeltmeye kalkma… çocuğun bir bildiği olabilir senin bilmediğin, pek çoğunun bilmediği, bilip de bilmezden geldiği…






Aşk insana bütün dertlerini unutturur; çünkü bir süre sonra tek derdi o olur... 







İnsan ömrünü 60 yıldan 80 yıla çıkardınız ama bunu yaparken ani ölümleri artırdınız; ortalamayı gene tutturamadınız:)




Gülün kokusunu hatırlamazsın; ama dikeninin acısını hiç unutmazsın... 







Her insanın bir dünyaya gelme amacı var. Ne mutlu amacını bulabilene:)






Eskiden anneler çorap örüp çocuklarının ayağına giydirirlerdi, şimdilerde çocuklar çorap örüp annelerinin başına giydiriyor…


Alim yol alır, cahil yolda kalır...







Yıllarca ararsın bulamazsın, ne zaman ki aramaktan vaz geçersin bulursun, ya da O SENİ BULUR… 






İnsanlar başkalarının başarısızlıklarını kendi başarıları olarak görüyorlar... 






Allahın varlığı bu kadar apaçıkken onu inkar edenlerin nasıl bir mantık izlediğine şaşıyorum. Ya mantıklarını kullanmıyorlar ya mantıktan yoksunlar ya da inatları mantıklarını gölgeliyor olmalı…





Yanlışları gördüğün kadar doğruları göremiyorsan, yanlış yoldasın (yanlışın yolundasın) demektir… 
İnsanlar yanlışları görme, yanlışları bulma, bunları ortaya koyma konusunda o kadar ileri düzeydedirler ki bazen bu yanlışları görme çabası onların doğruları görmesine engel olur.

Hayalle gerçeği ayırt edemeyen 3 yaşında bir çocuğa yalancı demek ne kadar yanlışsa, yalanla gerçeği ayırt edemeyen 30 yaşında bir yetişkine hayalperest demek o kadar yanlıştır… 





Yıkmak isteyen herkes yıkabilir, yapmak isteyen herkes yapamaz. Yapmak için bilgi, eğitim, beceri, vb. gibi niteliklerin olması lazımdır… Bu yüzden yıkmak kolay, yapmak zordur; buna paralel olarak da yıkan çok yapan azdır… 



Birbirini sevmeyen gönüllerin yüzlerinin tebessümü karşılıksız çek gibidir: nasıl karşılıksız çek buruşturulup atılırsa yüzler de buruşur eninde sonunda…






Denizler kadar mal biriktiren adamın bir gün o denizde boğulması kaçınılmazdır…







Bugünlerde çok laf az iş; az emek çok kazanç sevilir oldu…








Bugünlerde yazan çok okuyan yok, konuşan çok dinleyen yok, anlatan çok anlayan yok…







Kalbi tok olanın, gözü aç olmaz… 










Fakirin karnı aç zenginin gözü; zenginin karnı tok fakirin gönlü… 









Hayatın seni tutmasını bekleme sen hayata tutun…











Yediğimiz içtiğimiz, aldığımız sattığımız şeyler gibi sevgilerimizin, dostluklarımızın, dostlarımızın da bereketi kalmadı. Zamanı da çabuk tüketir olduk onu da bereketsizleştirdik hayatımızdaki her şey gibi…






İlle de bir şey olmak istiyorsan dertsizin derdi olacağına çaresizin çaresi ol… 









Bir of çeksem karşıki apartmanlar yıkılır, yıkılsa da kurtulsak, azıcık nefes alsak; iyice bunaldık sıkış tepiş yaşamaktan bıktık...








Ya adam doğarsın ya adam olursun; ikisinden biri olamazsan hem yanarsın hem yakarsın…








Zengin cimri, fakir cömert olmuş neye yarar…















İnsana göre evren sonsuzlukla kuşatılmıştır, bizim sonsuz zannettiğimiz şey, başka bir varlığa göre çok küçük bir aralıktan ibaret olabilir. Bir göl karıncanın sonsuzu olabilir, bir okyanus balığın sonsuzu olabilir... Sonsuz olarak algıladığımız evrenin sonlu olmadığı ne malum? 




Evlilik ortaklık yüzdelerinin eşit olduğu bir şirketse eğer, ortaklardan biri hisselerini diğerine satmaya başlarsa; hisseleri satan da, alan da, şirket de batar... 












Merhametsiz dedenin, hürmetsiz torunu olur…















Vazgeçmek kolay derler laf! Hayattaki en zor şeylerden biridir vazgeçmek… İçkinden, sigarandan vazgeçebilir misin kolay kolay? Sevdiklerinden, işinden, eşinden vazgeçebilir misin?Vazgeçebilir misin evladından?Vazgeçebilir misin hayatından?





İnsanlar karşılarındaki tarafından sevilmek istedikleri için severler, sevilmeyi umursamadan seven insan yoktur… 










Teoride akıllılar kendi şanslarını yaratırlar, pratikte akıllılar şanslı, şanslılar akıllı olmaz... 







Sükut altınsa, konuşmak baldır… 











Sen gelmeden önce yalnızdım; çünkü seni BEKLEDİM, sen gittikten sonra yalnızım; çünkü sana SADIĞIM... 











Şeytan inanmayanları -cennet, cehennem, Allah- yok diye kandırırmış;  inananları da Allahın merhameti sonsuzdur, nasıl olsa affeder diye kandırırmış işi gereği:) inansak da inanmasak da kandırılıyoruz:( kandırılmamanın bir yolunu bulmalı, bir yolu olmalı:)











Anlamadığın konuda yorum yapmayacaksın, düşünmeden konuşmayacaksın, haddini bileceksin, söz ve davranışlarına dikkat edeceksin, kalıbının adamı olacaksın, yeri geldiğinde affedeceksin, sözünde duracaksın daima, kendi yapmadığını başkasına yap demeyeceksin, ağzını nefretle açmayacaksın, koyun olmayacaksın, aklını kullanacaksın, sorgulayacaksın ve haklarını bileceksin… 



Eskiler özlenir, yeniler sevilmez… özleyeceksen neden bırakırsın, sevmeyeceksen neden alırsın saçma…










Basit insanların hafif tavırları bana ağır geliyor…














‎''HİÇ BİR ŞEY'', ''HER ŞEY'' in yok olma halidir... 









İnanmadan yaşamaktansa ölmeyi tercih ederim. Zaten inanmadan yaşamak bir nevi ölmek.








Basit düşünüp, basit davranarak, basit olmak çok basitken insan neden zoru seçsin...












Ölüm miras kalsaydı, yeryüzünde mirasyedi kalmazdı...











Seversin ama sevdiğinin de seni sevip sevmediğinden nasıl emin olursun? Sevdirmenin bir yolu var mı sevdiğine kendini? İlle de keramet mi lazım sevdiğinden, seni sevdiğine dair? Yoksa gene akıl mı devreye girmeli bunu anlamak için?




İnsan Adil Olabildiği Ölçüde İnsandır. Bu Devirde Yüzde Yüz İnsan Bulabilmek Çok Zor... 
Kırılmış bir kalbi tekrar kıramazsın, tamir de edemezsin...













Asıl cahiliye devri günümüzde yaşanmaktadır. Bilgi çok özümseyen yok. Bilgiye ulaşmak son derece kolay olduğundan bilginin insanlar nezdinde bir değeri de yok. Bazı bilgi sahipleri de bilgilerini hava atmak amaçlı kullanıp yaşantılarına geçiremediklerinden tüm dünya cehalet içinde kavruluyor. Cehaletin ve cahillerin türlü türlü versiyonları ortaya çıkıyor. Devir cahiliye devri kimse kimseyi kandırmasın.











Yaptığınız her işi aşkla yaparsanız yorulmazsınız.















Bazı insanlar çıkarı kadar sever sizi
Çıkarı bittiğinde 
Tekmeler gerinizi...













Herhangi bir konuda danışılması gereken doğru insan oldu
ğunuz düşünülüyorsa; siz başarılısınız...



















Siz çayı demlersiniz, tepsiyi hazırlar bardaklara da doldurursunuz, elinizde tepsi yola koyulursunuz... Biri gelir elinizden tepsiyi alır ve sanki kendi demlemis gibi servis eder. İş hayatında da durum aynıdır. Bu tip insanların sizden nemalanmasına izin vermeyin. Çayı demlediyseniz bi zahmet servisini de siz yapın. Fırsatçı kişiliklerin ekmeğine yağ sürmeyin...








Evlenmeden önce doğru insanı aramakla geçiyor ömrümüz. Doğru insanı bulsak bile marifet doğru insan olabilmek...













Etrafı az bilenlerle dolu olan çok bilenler sürekli acı çekerler...












Be hey insanlık! Çağlar aştın, uzaya çıktın, nice keşiflerinle kendini bile şaşırttın... Fakat hala kanlı savaşların kurbanısın. Bunca zaman içindeki kavgan bitmedi yazık!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder